A Whisker Away. 2020 Netflix yapımı anime film, bir maske ile kediye dönüşen ortaokul öğrencisinin hayatının değerini anlama sürecini anlatıyor. Animeler bana hep içinden çıkmak istemediğim masallar gibi gelmişlerdir. Ne zaman kendimi kötü hissetsem açarım bir anime ve uzaklaşırım kendi hayatımdan. Yine öyle günlerden birini yaşarken listemde uzun süre beklettiğim A Whisker Away’i izlemeye karar verdim.
Kızımız Muge bir festival sırasında yaşamından şikâyet ederken kedi olan maskeciyle karşılaşır. Maskeci kedi olmak isteyen insanlara kedi maskesi verir, insan olmak isteyen kedilere ise insan maskesi. O maskeyi taktığınızda dönüşümünüz başlar. Bir sonraki festivale kadar eğer kararınızdan vazgeçmezseniz sonsuza kadar bir kedi olarak kalırsınız. Muge, sevdiği çocuğun kendisinden hoşlanmasını sağlamak için maske ile kediye dönüşür. Masal da burada başlar.
Maskelerden bahsetmek istiyorum. Muge’yi bir kediye dönüştürdüğü gibi bizi de olduğumuzdan başka kişilere dönüştüren maskelerden. Sanılanın aksine Muge’nin taktığı tek maske kedi maskesi değil. Günlük hayat içerisinde hüznünü, öfkesini saklamak için de çeşitli maskeler takıyor. Hatta ona yardımcı olmaya çalışan üvey annesi de fark ediyor bu durumu. Anladığımız üzere, Muge hayatından sıkılmış durumda. Kendi annesi bile onu terk etmişken birinin onu gerçekten sevebileceğine olan inancını küçük yaşında kaybetmiş. Yaşamaya devam etmek için de kendisine bir sürü maske yaratmış. Bu hikâye bana çok tanıdık geldi.
Hepimizin gerçek duygularımızı saklamak için kullandığı maskeleri toplasak yeni bir dünya yaratabilirdik sanırım. Herkesin mutlu olduğu alternatif bir evren yaratabilirdik. Herkesin maskelerle mutlu olduğu ama onları asla benliklerinin parçası hâline getiremedikleri bir dünya. Eminim ki bir süre sonra oradan da sıkılırdık ve yeni maskeler üretirdik. Sorun maskeler değil, bunu anlatmak istiyorum. Sorun kendini sevemeyen bizleriz. Haksız da sayılmayız. Böyle bir dünyada kendini sevmek devrim niteliğinde bir eylem. Maskeler aslında olmak isteyip de olmaya cesaret edemediğimiz benliğimizi saklamak için varlardır. Onlarla daha cesaretli bireylere dönüşürüz çünkü maskelerimizi toplumdan kabul görecekleri şekilde yaratmışızdır.
Aslına bakarsanız biz maskeleri seçmeyiz, maskeler bizi seçer. Çünkü maskeler kendini seven ve kendine güvenen yüzlerden düşeceklerini bilirler. Her zaman yaşamaktan korkan, kaçan insanları hedef alırlar ve başarılı olurlar. Korkan insanlar için de maskeler nimet gibidir ilk başta fakat insan huyudur ki her gidenin değerini gittikten sonra anlarlar. Muge de kişiliğini kaybettiğinde ilk zamanlar mutlu oluyor, yeniliğin verdiği mutluluk sarıyor çevresini fakat bir süre sonra yaşamın her şeye rağmen insan ruhuna verdiği hazzın farkına varıyor, eksikliğini hissediyor. Kolay iş değil ruhunu kaybetmek.
İnsan bir şeyi kaybetmedikçe onun değerini anlayamıyor. Muge da bunu yaşıyor. Hayatının değerini, etrafındaki insanların onu ne kadar sevdiğini onları kaybettikten sonra anlıyor. Çok şükür ki bu sadece bir anime ve Muge filmin sonunda mutlu sona kavuşuyor. Film bitince bizim filmimiz kaldığı yerden devam ediyor. Kullandığımız maskeler günlerimizi esir almaya devam ediyor. Kaçmaya devam ediyoruz. Haksızız diyemem, hepimiz bizi haklı yapan sebeplere sahibiz. Bu hayat acımasız evet ama başka neyimiz var ki? O maskeleri yüzümüzden düşürmek için tek ihtiyacımız olan yaşamın farkına varmak. Her şeye rağmen yaşamayı katlanır şeyleri keşfederek kazanan olabiliriz. Korkup kaçmak yerine yüzleşerek gerçek mutluluğu anlayabiliriz.
Eğer maskelerin ardına saklanıp gerçek benliğimizi kaybedersek bir hiç oluruz. Ve hiçlik her maskeyi kolayca takabilir. İstediği kılığa girip istediği kişiliğe bürünebilir ama kendi kişiliğine ihanet etmenin bedelini ağır öder. Görünmez olur. Toplumdan kabul görmeyen kişiliği bile elinden kayıp gider. Muge, her şeyden önce kendi kişiliğinin ve sahip olduğu hayatının değerini geç olmadan anlayabildi. Umarım bir gün bizler de daha fazla geç kalmadan sahip olduklarımızın değerini bilir, geçmişimizle ve kendimizle barışır, geleceğe umut ve cesaret dolu gözlerle bakarız.
Film başta da söylediğim gibi masal gibiydi. Sakin bir animeydi. Hafta sonunuzu güzelleştirecek bir anime arıyorsanız doğru adrestesiniz. Ayrıca film müzikleri de gayet enerji dolu. Fantastik fakat bir o kadar gerçek bir masal mı arıyor gözleriniz, hiç durmayın ve izleyin. İyi gülmeler.